“`html
T24 Haber Merkezi
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde gerçekleştirdiği haftalık basın toplantısında, halkın alım gücünün ciddi anlamda düştüğüne dikkat çekti. Asgari ücrete bir an önce ara zam yapılması gerektiğini vurgulayan Baş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik olarak, “Üç çocuk masallarına bir son verin; insanlar üç öğün yemek bulmakta zorlanıyor!” şeklinde konuştu.
Toplantıda TİP Genel Başkanı Baş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) için yürütülen operasyonları, kayyum uygulamalarını, seçme ve seçilme hakkının gasbedilmesini ve anayasal hakları için mücadele eden yurttaşların susturulmasını ele aldı. Ayrıca ‘yeni anayasa’ ve ‘yeni çözüm süreci’ tartışmalarına da değinerek, birçok işçi direnişine yönelik dikkatleri çekti.
Gezi Direnişi’nin 12. Yıldönümü
Erkan Baş, konuşmasına Gezi direnişinin 12. yıldönümünü anarak başladı. “12 yıl önce Türkiye’deki en büyük haysiyet isyanlarından biri başlatıldı. Gezi direnişi, iktidarı korkutan bir halk hareketiydi. Bugün, hayatını kaybeden kardeşlerimizi anarken, onların katillerinin yargılanmamış olmasını protesto ediyorum. Gezi direnişinin yıldönümünde, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Osman Kavala ve Hatay milletvekilimiz Can Atalay gibi tutukluların serbest bırakılmasını talep ediyorum” dedi.
Halkın Siyasete Katılımı ve Gezi’nin Anlamı
Baş, basın toplantısında şu ifadeleri kullandı: “Demokrasi, yalnızca belirli dönemlerde oy vermekten ibaret değildir. Toplumsal eylemler, gösteriler ve mitingler, halkın yasal ve anayasal hakları kapsamında yer alır. İktidar, Gezi direnişi sırasında halkın siyasete katılmasından oldukça korktu. O gün, ‘Halkın sesi duyulmalı, itiraz haklarımız yok sayılmamalıdır’ diyen bir kitle, demokrasiyi yeniden inşa etmek adına büyük bir adım attı. Ancak bu durum, iktidar tarafından ‘darbe girişimi’ olarak damgalandı ve halkın talepleri göz ardı edildi.”
Seçme ve Seçilme Hakkı Üzerine
Baş, yıllar içinde halkın siyasete katılım olanaklarının giderek azalmasıyla ilgili olarak, “Siyasi partiler kapatıldı ve halkın iradesini temsil edecek kurumlar azaltıldı. Şu anda elimizde kalan seçme ve seçilme hakkı tehlike altında. TBMM’nin işlevselliği, halkın yararına oldukça azdır. Ancak burada bile muhalefet sesini yükseltmeye çalışıyor” diye belirtti.
Baş, “Şu an Türkiye’de durum adeta bir kaos ortamına dönüşmüş durumda. İktidar, yasaları kendi menfaatlerine göre düzenliyor. Örneğin, geçtiğimiz günlerde Can Atalay’ın até tutulduğu cezaevine girmesiyle Meclis’in varlığı sorgulanır hâle geldi. Aynı zamanda geçmişte yaşanan kayyum atamaları ve baskılar, Türk demokrasisine zarar veriyor” dedi.
Türkiye’deki Siyasetin Gelişimi
Siyasetin iki ana merkeze sıkıştığına dikkat çeken Baş, “Biri Saray, diğeri ise hapishaneler. Siyaset, bu iki alan arasında gidip geliyor. Bugün bile muhalefet, adalet arayışındayken sürekli yargı süreçlerini takip etmek zorunda kalıyor” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Devam Eden Operasyonlar
Baş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik devam eden operasyonları etkileyici bir dille eleştirdi. “Her gün yeni skandallar ortaya çıkıyor. İtirafçılar aransa da aslında iftiracılar aranıyor. Gerekli deliller olmadan insanlar tutuklanıyor” diye devam etti.
Halkın Barış Talebi Üzerine
Barış kelimesinin dahi telaffuz edilmediğine atıfta bulunan Baş, “Bir sürecin yürütülmesi için önce ‘barış’ kelimesini kullanmalısınız. Siyasi tutsakların serbest bırakılması ve hukuksuz uygulamaların durdurulması gerekiyor” dedi.
Baş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek, “Bırakın üç çocuk masallarını! İnsanlar üç öğün yemek bulmakta zorlanıyor. Eğitim masraflarıyla boğuşan ailelerin durumu ortadayken, bu gerçekleri göz ardı edemezsiniz” şeklinde konuştu.
“`