Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin Avustralya ziyaretinde “süper star” gibi karşılanması, Batı’nın bölgede Çin’e karşı Hindistan’a olan ihtiyacının işareti olarak görülüyor.
Melbourne Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Hint kökenli Dr. Predeep Taneja, ABC News’e, Modi’nin 23 Mayıs’ta Avustralya’ya yaptığı ziyareti değerlendirdi.
Taneja, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’nin, ABD’li “patron” lakaplı ünlü şarkıcı Bruce Springsteen ile kıyasladığı Modi’ye şaka yollu “patron” şeklinde hitap etmesinin, Hint diasporası da dahil olmak üzere, neredeyse tüm Hintliler için “gerçek anlamda patron” şeklinde algılandığını söyledi.
Hindistan’ın Bharatiya Janata Partisi (BJP) lideri Modi’nin, yüzde 80’e yaklaşan oy oranıyla 2024’teki genel seçimleri art arda üçüncü kez kolayca kazanacağını tahmin etmenin zor olmadığını belirten Taneja, Modi’nin kültleştiğini ve “patron” denildiğinde Hintlilerin zihninde direkt onun canlandığını kaydetti.
Taneja, 2014’te iktidara gelmesinden bu yana Modi yönetimindeki Hindistan’ın, neredeyse tüm demokrasi göstergelerinde büyük düşüş yaşadığını aktararak “Özellikle akademi ve medyadaki birçok Hintli, Modi’nin göreve gelmesinden bu yana sivil özgürlüklerde kısıtlanma olduğunu söyler.” ifadesini kullandı.
Dr. Taneja, söz konusu baskıların, “medya ve düşünce kuruluşlarına yapılan baskınlarda görüldüğüne” işaret ederek “Modi’nin bu nedenle eleştirildiğini” anlattı.
Hindutva nedeniyle eleştiriler yöneltiliyor
Modi’ye eleştirilerin, özellikle etnik gerilimleri körüklemekle suçlanan ve Müslümanlara yönelik zulmün artmasına yol açan katı Hindu milliyetçiliği Hindutva nedeniyle yöneltildiğini vurgulayan Taneja, Modi’nin 2002’de Gucerat eyaletinin başbakanı olduğu dönemdeki ayaklanmalara verdiği tepkinin, 20 yılı aşkın süredir tartışma konusu olmaya devam ettiğini söyledi.
Taneja, özellikle, muhalefetin Modi’yi çoğu Müslüman 1000’den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan (Gucerat’taki) şiddet olaylarını durdurmak için yeterince önlem almamakla suçladığını ifade etti.
Çin’in etkisi
Çok sayıda Avustralyalı, Modi’nin ziyareti nedeniyle yoğun protestolar düzenlerken Albanese ise eleştirilere kulak asmamış ve Hint lideri kabul etmişti.
Albanese, Channel Seven’dan David Koch’un Modi’nin insan hakları konusundaki tutumuyla ilgili bir sorusuna, “Yorum yapmak bana düşmez ama demokrasi açısından Hindistan’ın çeşitli görüşlere sahip olması iyi bir şey. Hindistan, dünyanın en büyük demokrasisi” cevabını vermişti.
Hindistan’ın stratejik ve ekonomik açıdan öneminin, Batılı ülkeleri Modi’nin insan hakları sicilini sorgulama konusunda isteksiz kılacağını söyleyen Dr. Taneja, bu durumun kendisini şaşırtmayan bir yaklaşım olduğunu vurguladı.
ABC News’in haberinde, Avustralya’nın, ekonomik kaygıları, insan haklarının üzerinde tuttuğuna dikkat çekilirken Dr. Taneja da konuyla ilgili “1980’lerde Çin, Avustralya ürünleri için önemli bir pazar olarak ortaya çıktığında Avustralya, Çin’deki insan hakları ihlallerini görmezden geldi ve Çin ile ekonomik ve ticari ortaklıklar kurdu.” değerlendirmesini yaptı.
Taneja, Çin’le başa çıkma konusunda bir problem yaşamadıklarını vurgulayarak Hindistan’ın siyasal sistem açısından Çin’den daha açık bir yapıya sahip olduğunu dile getirdi.
Hindistan’ın artan ekonomik nüfuzunun, Modi’ye uluslararası alanda; özellikle ABD ile ilişkilerinde özel bir güç verdiğine inandığını dile getiren Taneja, “Hindistan’daki sivil özgürlüklerin kısıtlanması söz konusu olduğunda, Hindistan eleştirilere meydan okuyabilir çünkü Delhi hükümeti, Hindistan’ın ABD için neredeyse vazgeçilmez hale geldiğini biliyor.” dedi.
Hindistan’ın ABD ve dolayısıyla Avustralya için giderek daha önemli hale gelmesinin tek nedeninin, Çin olduğu vurgulanan haberde ayrıca, Çin’in bölgedeki yükselişinin, Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı’ndaki gerilimlerin yoğunlaştığı son yıllarda, özellikle Batılı ülkeler için endişe verici hale geldiği kaydedildi.
Dr. Taneja, Hindistan’ın bölgede artan önemine işaret ederek şöyle devam etti:
“ABD, Avrupa Birliği ve Avustralya’ya baktığımızda, mesele Çin’in meydan okumasıyla başa çıkmaya geldiğinde, başka seçenekleri olduğunu düşünmüyorum. Hint-Pasifik’te Hindistan’ın ağırlığında, Hindistan büyüklüğünde, Hindistan’ın nüfusuna ve ekonomik potansiyeline sahip başka bir ülke yok.”
35 yaş altında 500 milyonluk iş gücüne sahip
Analiz haberde, son zamanlarda Hindistan’ın nüfus anlamında Çin’i geride bırakarak 1,42 milyardan fazla kişiyle dünyanın en kalabalık ülkesi haline geldiğine işaret edilirken Taneja da Çin nüfusunun giderek azaldığına ve yaşlandığına, Hindistan’ın ise 35 yaşın altındaki yaklaşık 500 milyon kişiyi kapsayan ve hızla büyüyen bir iş gücüne sahip olduğuna dikkati çekti.
Hindistan’ın artan iş gücünün, girişimcilik kültürüyle birleştiğinde ülkeyi benzersiz bir konuma getirdiğine işaret edilen haberde, Taneja, Hindistan için asıl zor kısmın, nüfusun ekonomiye katkısını artırmak için elindeki iş gücünü nitelikli iş gücüne çevirmek olduğu vurgulandı.
Batılı liderlerin yükselen bir Hindistan’a giderek daha fazla umut bağladığı belirtilirken Taneja, “Hindistan şu anda Çin’den daha hızlı büyüyor. Aslında, dünyanın en hızlı büyüyen büyük ekonomisi. Yani başarı için gereken çoğu bileşene sahip.” ifadelerini kullandı.
Taneja, Hindistan’ın, ekonomik kalkınmaya yönelik piyasa dostu bir yaklaşıma odaklandığı sürece Çin ile boy ölçüşememesi için hiçbir neden olmadığını savundu.
Hindistan’ın Avustralya için Çin’den, daha önemli bir ortak konumuna geleceğini öngören Taneja, Hindistan’ın Batı ülkeleri için ekonomik ve stratejik açıdan daha önemli hale geldikçe demokrasisini iyileştirmek için daha fazla baskıyla karşı karşıya kalacağını sözlerine ekledi.
